Derin TMS, 2001 yılında Prof. Abraham Zangen tarafından geliştirilmiştir. Amerikan Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü ve Brainsway firması patentini almıştır. 2003 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (U.S. Food and Drug Administration-FDA) onaylıdır. Çocuklarda uygulanabileceği rapor edilse de 16 yaş üstü uygulanması önerilir.
Derin TMS, ilaçsız ve cerrahi olmayan bir müdahaledir, anestezi gerektirmez, uygulama sırasında hasta uyanık ve bilinçlidir. Kafatasına yerleştirilen bir mekanizma ile kafatasının altına manyetik atımlar gönderilerek beyindeki hedef bölge fiziksel olarak uyarılır. Böylece, elektriksel aktivite ile çalışan nöronlar, manyetik uyarım sayesinde aktifleşir.
Derin TMS hangi hastalıkların tedavisinde uygulanır?
Derin TMS, psikiyatride, şu hastalıkların tedavisinde yüksek başarı oranları ile dünyanın birçok ülkesinde uygulanmaktadır:
Derin TMU, bağımlılık, şizofreni, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve diğer bazı psikiyatrik hastalıklarda kullanılmaktadır. Cihazda kullanılan başlığın özellikleri sayesinde farklı hastalıklarda farklı beyin bölgelerine uyarım verilebilmektedir. Derin TMU uygulamasının Depresyon ve Bipolar Bozuklukta kullanımı FDA ve CE onaylıdır. Özellikle depresyon tedavisinde Amerika’da, Kanada’da, Avustralya’da, Almanya’da, Belçika’da, İtalya’da ve daha başka Avrupa ve Güney Amerika ülkelerinde kullanılmaktadır.
Derin TMS’nin yan etkisi var mıdır?
Uygulama sırasında oluşan geçici baş ağrısı, geçici kulak çınlaması vb. geçici durumlar haricinde bir yan etki saptanmamıştır. Güvenli ve tolere edilebilirdir. İlk birkaç seans sonrasında ağrı devam ederse, ağrı kesici almada sakınca yoktur. Uygulama sonrasında hasta günlük yaşamına devam edebilir, araba kullanabilir. Geçici hafıza kaybı, kilo alımı, ağız kuruluğu veya cinsel problemlere neden olmaz.
Hangi durumlarda Derin TMS gereklidir?
Hastanın Derin TMS tedavisi alması uygun ise hızlı ve etkili bir çözüm için gereklidir. Bunun yanında, dirençli depresyonda, ilaçsız tedavi gerektiren durumlarda tedavi sonrası nüksetmeyi önlemede gereklidir. Bazı hastalarda özellikle tedavi sonrası nüksetmenin söz konusu olduğu hallerde Derin TMS yönteminin kullanılması gerekmektedir.
Derin TMS sağlık açısından risk taşır mı?
Derin TMS, klasik TMU’da olduğu gibi düşük riskli bir uygulamadır. Hem Derin TMS, hem klasik TMU diğer beyin uyarım yöntemleriyle karşılaştırıldığında hastaya girişimsel işlem yapılmadığından dolayı çok düşük riskli bir uygulama yöntemidir. Bu yöntem beyinde herhangi bir hasar bırakmaz.
DERİN TMS VE HASTALIKLAR
Derin TMS ve Majör Depresyon
Majör depresyon bireyin hayatını zorlaştıran ciddi bir beyin hastalığıdır. İlaç ve psiko-sosyal müdahalelerin yanı sıra, TMU da özellikle tedaviye dirençli, alejik, ilaçların yan etkilerinden yakınan, karaciğer-böbrek problemi olan, hamile ve lohusa hastalar için uygulanan bir yöntemdir. Majör depresyon protokolünde, beynin sol dorsolateral prefrontal korteksine (DLPFC) uygulanan manyetik alan sayesinde, depresyon nedeniyle yavaşlamış olan kortikal kan akışı, glikoz ve oksijen tüketimi olması gereken hıza geri döner. Bu antidepresan etkiye neden olur. TMU uygulamasından sonra kayda değer değişim görülen beyin alanları sol anterior singulat korteks, sol insula, sol üst temporal girus ve sağ angular girustur. Bu bölgelerdeki volüm artışı ile depresyon yoğunluğunun azalmasına korelasyon bulunmuştur. Derin TMS bu alanların yanı sıra, daha derin ve daha geniş bir alana etki etmesi sayesinde beynin ödül merkezi (nucleus acuumbens) ve ön tegmentum alanına da ulaşabilir. Standart TMU ile arasındaki bu fark majör depresyon tedavisinde Derin TMS’yu daha etkili kılmaktadır.
Derin TMS ve Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompuksif Bozukluk (OKB) yoğun rahatsız edici düşünceler ve tekrarlayan davranışlarla tanımlanır. Nörobiyolojik modele göre OKB, motor alan, kortiko-striato-thalamo-kortikal yolaklar, prefrontal korteks ve orbifrontal korteks ile ilişkilidir. Derin TMS, OKB tedavisinde orta prefrontal korteks ve anterior singulat korteksi hedef alır. Bu bölgelerin derin uyarımı sayesinde, duygusal ve bilişsel süreçler entegre olur, hastanın kontrol, dikkat, planlama ve kısa süreli bellek fonksiyonları gelişir.
Derin TMS ve Anksiyete Bozukluğu
Anksiyete bozukluğu (bir diğer adı ile kaygı bozukluğu) hissedilen anksiyetenin ihtiyacın giderilmesi doğrultusunda girişilecek çabayı engelleyecek kadar şiddetli olması halidir. Örneğin; sınav sırasında başarı gösterme ihtiyacı içerisindeki bir insanın aşırı anksiyete halinde sorulara cevap verememesi durumudur.
Alzheimer, Bipolar Duygudurum Bozukluğu (Manik Depresyon), Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD), Otizm, Panik Bozukluk, Tourette Sendromu (Tikler), Asperger Sendromu, Şizofreni gibi hastalıkların tedavisinde de başarılı sonuçlar alınabilmektedir.