UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI TIBBİ BİR DURUMDUR
Kabul edelim bu konuda toplum olarak yeterli bir bilinç düzeyine sahip değiliz. Gerek toplum gerekse sağlık çalışanlarında uyuşturucu bağımlılarına yönelik gizli bir damgalama söz konusu. Toplum bağımlılığı bir ahlaki bozukluk, sağlık çalışanlarının büyük bir kısmı da iyileşme ihtimali çok zayıf bir rahatsızlık olarak görüyorlar. Aileler “bizi yeterince bilinçlendirmediler, çocuğumuzun bağımlı olduğunu nasıl anlayabiliriz ki” diye yakınıyorlar. İşte bu konuda bilmeniz gerekenler:
Uyuşturucu bağımlılığının ahlaki değil tıbbi bir durum olduğunu bilmelisiniz.
Uyuşturucu bağımlılığında en önemli ihtiyaç sosyal destek ve sahiplenmedir.
“Benim çocuğum yapmaz” demeyiniz. Biliniz ki uyuşturucu dil, din, ırk, kültür, cinsiyet, eğitim seviyesi, meslek, sosyoekonomik durum farkı gözetmez. Çocuğunuz sizinle eskisi gibi temas kurmuyorsa, gece geç gelmeleri sıklaştıysa, evin kurallarını ihlal etmeye başladıysa, öfkeli ve fevriyse, dersleri bozulduysa, okuldan sıkça şikâyet geliyorsa, davranışları pervasızlaştıysa, zayıfladıysa ve bitkin görünüyorsa, mutsuzsa, kötü arkadaş edinmeye başladıysa, gizli telefon görüşmeleri sonrasında dışarı çıkıyorsa, dalgın ve unutkansa mutlaka şüpheleniniz. Uyuşturucunun sadece damardan değil, vücudun birçok bölgesinden alınabildiğini unutmamak gerekir. Sadece kol muayenesiyle uyuşturucu tespiti yapılamaz. Sık sık burnunu çekiyorsa, gözleri kızarıyor ve yaşarıyorsa, bir rahatsızlık olmadığı halde çantasında göz damlası taşıyorsa şüphelenmenizi gerekir.
Uyuşturucuyla mücadelede ilk adım çok önemlidir. Uyuşturucu bağımlısı bireylerin bağımlı olduklarını kolayca kabul edeceklerini beklemeyiniz. Eğer çocuğunuzun kullandığından şüpheleniyorsanız veya kullandığını kesin bir şekilde tespit ettiyseniz vakit geçirmeksizin bir psikiyatri uzmanına başvurunuz. Çocuğunuzu tedavi olmaya ikna etmenin yollarını ve tedavi aşamalarını öğreniniz ve kesinlikle bir uzmanla birlikte hareket ediniz.
Cinsel İsteksizlik Bir Beden Hastalığının Habercisi Olabilir.
Cinsel istek hem fiziksel hem de cinsel gücün bir göstergesidir. Depresyon, kaygı bozukluğu, aşırı yorgunluk, moral bozuklukları, aile içi geçimsizlikler ve eşler arasındaki iletişim bozuklukları cinsel isteği azaltarak geçici iktidarsızlıklara sebep oluyor. Dahası bu durum erkeklerde muhtemel bir kalp ve şeker hastalığının habercisi olabiliyor. Böyle bir durumunuz varsa lütfen bir tıbbi ve psikiyatrik kontrolden geçiniz.