AİLE, ÇOCUK, ERGEN VE YETİŞKİN PSİKİYATRİSİ
TR
AİLE, ÇOCUK, ERGEN, YETİŞKİN PSİKİYATRİSİ VE PSİKOTERAPİSİ
TR
NÖRON PSİKİYATRİ

Sıkça Sorulan Sorular

6 yıllık tıp fakültesi eğitimi aldıktan sonra, 4 yıl da psikiyatri alanında uzmanlık eğitimi alan hekimlere psikiyatrist ya da psikiyatri uzmanı denir. Psikiyatri uzmanları, zihinsel, duygusal ve davranışsal becerilerde görülen bozukluklar üzerinde çalışmaktadırlar. Hastaları muayene etmek ve takiplerini yapmak, duygu durum bozuklukları ve bağımlılıklar hakkında tanı ve tedavi işlemlerinin yapılması psikiyatri uzmanlarının görevleri arasında yer alır.

Bu iki meslek grubunun tanımını yapacak olursak şöyle diyebiliriz: Psikiyatrist, ruh ve sinir hastalıklarının teşhisini koyan ve tedaviyi uygulayan uzman doktordur. Psikolog ise bireyin zihin ve davranışlarını bilimsel yöntemlere dayanarak sistematik bir biçimde inceleyen kişidir. Psikiyatri bölümü bir tıp branşıdır. Psikoloji ise üniversitelerde Fen-Edebiyat fakültelerinde yer alan bir bölümdür. Psikiyatrist olmak için tıp fakültesi bitirdikten sonra uzmanlık eğitimi de almak gerekirken, psikolog olmak içinse lisans mezunu olmak gereklidir. Fakat terapi yapmak ya da bir alanda uzmanlık yapmak için sadece lisans diploması yeterli değildir, hangi alanda çalışmak isteniyorsa o alana uygun olarak yüksek lisans yapılması gerekir. Psikiyatristler teşhis koyma, ilaç yazma ve terapi yetkilerine sahipken, sadece hastanede ve klinik ortamda çalışan klinik psikologlar teşhis koyabilir ve terapi yoluyla tedavi edebilir. Psikologlar ilaç tedavisi gerekli görüldüğü takdirde kişiyi psikiyatriste yönlendirirler; çünkü psikiyatrik ilaçları yazma yetkisi sadece psikiyatri uzmanlarına aittir.

Anksiyete bozukluğu, diğer adıyla kaygı bozukluğu psikolojik bir rahatsızlıktır. Günlük hayatta karşılaşılan bazı olaylar ve durumlar sebebiyle endişe ve kaygı duymak son derece normaldir. Ancak bu duygular hissedilmeye başlandıktan uzun süre sonra da devam ediyorsa hastalıktan söz edilmeye başlanabilir.

Anksiyete bozukluğu yaşayan kişi, duygularını kontrol etmekte zorlandığı için zamanla sosyal hayatı da olumsuz etkilenmeye başlar. Bu sebeple çok vakit kaybetmeden bir uzmana danışmalı ve tedavi olmalıdır.

Anksiyete bozukluğunun çeşitleri:

  • Yaygın anksiyete / kaygı bozukluğu
  • Panik bozukluğu
  • Özel fobiler
  • Agorafobi
  • Sosyal anksiyete bozukluğu
  • Ayrılık anksiyetesi bozukluğu

Anksiyetenin belirtileri şöyle sıralanabilir:

  • Aniden hissedilen yoğun endişe ve korku
  • Nefes darlığı, ağız kuruluğu
  • Başına kötü bir şey gelecekmiş gibi hissetmek
  • Kalp atışlarının hızlanması
  • Aşırı terleme
  • Odaklanamama
  • Uykusuzluk
  • Mide bozukluğu

Herkes bazı dönemlerde ve durumlarda endişe veya panik yaşayabilir. Bu belirli bir tehlikeye karşı verilen doğal bir tepkidir. Ortada bir tehlike veya sebep yokken aniden ve düzenli olarak hissedilen yoğun korku ve endişe panik atak bozukluğuna işaret eder. Panik atak, anksiyete bozukluğunun bir çeşididir. Atak esnasında kişide göğüs ağrısı, ter boşalması ve kalp atışında hızlanma gibi belirtiler görülebilir.

Panik bozukluk ise birden ortaya çıkan ve tekrarlayan panik ataklar sebebiyle kişide oluşan yoğun kaygı ve bu sayede hayata düzgün bir şekilde devam edememe durumudur.

Depresyon, uzun süreli devam eden üzüntü ve mutsuzluk halinin hissedildiği bir duygu durum bozukluğudur. Diğer bir deyişle majör depresif bozukluk veya klinik depresyondur. Kısa süreli hissedilen keyifsizlik hali depresyon değildir. Depresyon sürekli üzüntü halinde olmaya ve zevk veren durumlardan keyif almamaya yol açar.

Depresyonda olan kişinin davranışları, hissettikleri ve düşünceleri de bu durumdan olumsuz etkilenir.  Kişiye günlük normal aktivitelerini yapmak bile zor gelebilir ve bazen hayat yaşamaya değmez gibi hissedebilir. Genellikle 20’li yaşlarda ortaya çıkan depresyon, erkeklere oranla kadınlarda daha çok görülmektedir. Depresyon ilaçla, terapiyle ya da her iki yöntemin aynı anda kullanılmasıyla tedavi edilebilen bir sorundur.

Depresyonun belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Sürekli üzgün ve değersiz hissetmek
  • Günlük aktivitelere ilgi ve zevk kaybı
  • Aşırı yeme veya iştahsızlık
  • Uyku düzensizlikleri
  • Sürekli yorgunluk
  • Konuşmada ve hareketlerde yavaşlık
  • Konsantrasyon kaybı, karar verme zorluğu
  • İntihar eğilimi

Kaygı bozukluğunun bir çeşidi olan sosyal fobi, toplum tarafından beğenilmeme ve dışlanma korkusuyla diğer insanlarla iletişim kurmada zorluk çekmeye ve sosyal ortamlardan kaçınmaya sebep olmaktadır. Toplumda yaygın olarak görülür. Sosyal fobi gündelik hayatı olumsuz etkileyerek pek çok sıkıntıya sebep olabilir.

Sosyal fobinin görülme sebebi daha çok genetik temellidir. Ailede sosyal fobi rahatsızlığından muzdarip kişiler varsa diğer bireylerde de görülebilir. Tedavide psikoterapinin yanında ilaç kullanımı da gerekli olabilmektedir.

Web tarayıcınız bu sayfayı desteklemiyor. Lütfen tarayınıcızı son versiona yükseltiniz.